Türkiye, bulunduğu coğrafi ve Jeopolitik özelliklerden dolayı tarih boyunca değişik toplumların uğrak yeri olmuştur. Bu anlamda değişik toplumlar ve uygarlıklar için adeta “Kavimler Kapısı” olmuştur.
Bu göçleri yönlerine göre tasnif etmek gerekirse şöyle bir tablo çıkar:
1) Batı’dan Balkanlardan, Bulgaristan’dan gelen göçler.
2)Doğu’dan gelen göçler
3)Kuzey’den Kafkasya’dan gelen göçler
Bugün Türkiye’de göçler yolu ile gelenlere bakılırsa Batı’dan yani; Bulgaristan, Yunanistan, Yogoslavya, Arnavutluk, Romanya, Makedonya ve çevresinden gelen göçler önemlidir.
Trakya, M.Ö. 2000-3000 yıllarında yaşayan Traklar denilen toplumun isminden kaynaklanmıştır. Trakya’da İslamiyet’ten önce Hıristiyanlık var. Batılı göçmenlere, Göçmen, Muhacir, Pomak, Torbeş, Gaca v.s. adları veriliyor. Gelenlerin kendi adlandırmaları yapana göre değişiyor. Ama hepsi Türkiye’yi vatanı kabul ediyor. Örneğin; Türk, Göçmen, Muhacir diyorlar: Bu topluluklardan bazılarını tanıyalım.
Pomaklar
Pomaklar, Balkanlar’da Pomakça konuşan Müslümanlara deniliyor. Pomak sözcüğüne 1877-78’de Balkanlar’dan gelen göçlerle rastlanılıyor. Pomak’ı dil, gelenek ve ırk bakımından Türkler’den çok Slavlara yakın bulanlar var. Pomaklar’ın, Traklar olduğu savı da var.
Pomaklar’ın 11. yüzyılda Rodoplar’a yerleştirilmiş Kuman Türkleri’nin torunları olabileceğide savlar arasında bulunuyor. Bulgar yazarlardan bazıları ise, Pomaklar’ın Müslüman Bulgarlar ya da Bulgarca konuşan Müslümanlar olabileceğini savunuyor.
Osmanlı 1385 de Anadolu’da çeşitli Yörük Türkmenlerini bu yörelere gönderir. Bu göçlerle yerli halk birbirini kültürel olarak etkiler. 1877-1878 deki savaştan sonra Osmanlı’ya sığınan 700 bin göçmenin çoğunu Rodop Türkleri ile Pomaklar oluşturur.Türkiye’ye gelen Pomaklar, Balıkesir-Gönen, Manyas, Darıca, Şefketiye, Bursa-İnegöl’e, Çanakkale-Biga, Yenice ile Edirne-Merkez, İpsala, Keşan, Uzunköprü, Çöpköy’e yerleşirler. İstanbul’da ise, Beykoz, Çatalca, Silivri’ye gelirler. İzmir-Bayındır, Kemalpaşa, Kırklareli-Babaeski, Demirköy, İğneada, Lüleburgaz, Pehlivanköy ile Tekirdağ-Merkez ve Malkara’ya yerleşirler.
Pomaklar, Türkçe konuşuyor. Pomakça’yı tek tük yaşlılar biliyor. Pomakça’nın, Türkçe ve Makedonca’nın karışımı ile oluşan Bulgarca bir şive olduğunu söyleyenlerde var. Boşnakça ilede benzerliği varmış. 1950 yılında Bulgaristan’dan göç ile Türkiye’ye; 683 bin Türk, 123 bin Pomak, 10 bin iseTatar Türkü ile Gagavuz Türkü gelmiştir.
Göçlerle gelen Pomaklar’ın çoğu Türkçe bilmezmiş.Pomakların 17. yüzyılda İslamiyeti seçmiş Bulgarlar olduğunu savunanlarda var. Yerli Türkler aynı dinden oldukları halde Pomakları Türk kabul etmezler.
Pomakça’nın eski Grek diline benzediği, Bulgarca’nın bir şivesi olduğu ve Slav dil grubu içinde görmek gerektiği ifade ediliyor. Göçmenlerin çoğunluğu inanç olarak Sünni İslam’dır, içlerinde Hıristiyan olarak Gagavuzlar ve Alevi-Bektaşi Müslümanlarda var.
Göçmenler’in dil dağılımına bakıldığında herkes Türkçe konuşuyor. Türkçe dışında; Pomakça, Tatar Türkçesi, Boşnakça, Rumca,Bulgarca ve Gagavuz Türkçesi (Slav etkili Osmanlıca) bilenlerde bulunuyor.
Gacallar
Osmanlı İmparatorluğu 16.17 yüzyıldaBalkanlar’da yayıldığı dönemde fethedilen topraklara Orta Anadolu’dan Türk nüfus ikame ederdi. Giden Türk nüfus bir süre sonra yerlilerle kültürel alış-verişte bulunurlardı. Karşılıklı birbirini etkilerlerdi. Boşnaklar, Pomaklar bu şekilde oluşmuş toplumsal kesimlerdir. İçlerinde İslamiyeti kabul eden Türkçe konuşan yerli halklarda var. Rumca, Bulgarca, Boşnakça v.s. öğrenen MüslümanTürkler’de var. Öyle bir dönem olmuşki adeta birbirini ayırt etmek imkansız hale gelmiş, kim Türk? kim müslüman? Kim sonradan Müslüman veya Türk olmuş fazla belirgin değil.
İşte Gacallar’da bu toplumsal gelişmeler sonucu oluşmuş, bir kimliktir.Şumnu ve Razgrad Bulgarları bütün Türk köylülerine Gacal” ya da “Çitak” adı vermiş. Bu isim biraz küçültücü anlam, aşağılama anlamı taşıyormuş. Deliorman Türkleri bazı durumlarda Dobruca Türklerini “Gacallar” diye isimlendirmiş.
Dobruca ve Karadeniz boylarına yerleşen Oğuz Türkmenleri, İlk Bulgarlar ve Gagavuzlar arasında Hıristiyanlık yayılmış. Deliorman’a yerleşen Peçenekler süreç içinde Gacallar ve Çitaklar adı verilerek Müslüman olarak kalmışlar. Bulgarlar, Türkler’e, Gacallar veya Çıtaklar diyor.
Evliya Çelebi 17. yüzyıldaBulgaristan’ı gezerken, Gacallar veya Çitaklar denilen topluluğun, Tatar, Ulah, Moldavan ve Bulgarlar’ın sentezinden oluşmuş olabileceğini yazıyor.
Balkanlar’dan belirlenen sayılara göre toplam, 1 milyon 204 bin kişi çeşitli tarihlerde göçler nedeni ile Türkiye’ye gelmiştir. Bu nüfus kitlesi ile Türkiye’de bulunan Türk toplumu arasında bir problem çıkmamıştır. Bu iki kesim süreç içinde adeta bütünleşip tek ulus çatısı altında yer almıştır.
Doğudan gelen göçler ise; çeşitli toplumsal nedenlerle yakın komşulardan gelen göçlerdir. Bunlar, Afganistan’dan, İran’dan, Irak’tan,Pakistan’dan, Kuzey Irak’tan gelen göçlerdir. Bu topluluklar genel olarak geçici dönemlerde Türkiye’de kalıp gitmişlerdir. Kalanlar ise, topluma monte olup işine gücüne karışmıştır.
Kuzey’den Kafkasya’dan gelen göçler daha kalıcı olmuştur.Hatta; Çerkesya’dan gelen göç anayurtlarından, nüfus olarak daha fazlası göç ile Anadolu’ya gelmiştir. Bugün bile Türkiye’deki Çerkes topluluğunun nüfus sayısı Anayurtlarından daha fazladır. Gürcüler içinde durum yaklaşık Çerkesler gibidir. Çerkesler ve Gürcüler Türk toplumu ile veTürk Devleti ile o denli uyumlu bir ilişki kurmuşlarki adeta yönetimde Türkten çok Çerkes ve Gürcü kökenli yurttaşlar yer almıştır. Bunlar dışında zaman zaman Azerbeycan ve Dağıstan’dan da Türkiye’ye çeşitli tarihsel dönemlerde göçler olmuştur.
Türk toplumu ile çeşitli tarihsel nedenlerle ayrı düşen ama şartların değişmesi sonucu yine göç yolu ile birleşen bu toplumsal parçayı ayrı bir etnik grup ya da ayrı etnik gruplar olarak ifade etmek doğru olamaz. Ama farklı sosyolojik özellikleri elbette sosyolojik amaçlarla araştırılabilir.
Kaynak: http://www.turkeyif.com/muhacirlar-t43497.0.html
ESİLANUR BEKMEN anısına
-
* 8 Kasım 2024 tarihinde Allahın rahmetine kavuşan 1 Mayıs 2014 doğumlu
ESİLANUR BEKMEN anısına 10 kasım 2024 tarihinde Mustafabeyli mahallesindeki
evin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder