Avrupa Avrupa Dediğimiz

21 Nisan 2009 Salı

Hayri DEMIROVSKI ile soylesi...

Hayri (Hajri ) Demirovski 83 yasinda dunyalar tatlisi bir adam. Hayati macera dolu. 2. dunya savasinda nazilerle savasmis ve yaralanmis bir partizan. Tito'ya derin bir sevgi besleyen baris adami. Bestekar, sarkici, ressam, berber(en cok burasi ilginc) ve baska neler yok ki ozellikleri icerisinde.
Bu aralar surekli diyeliz belasi ile ugrasmakta. Yine diyalize gitmesinin ardindan ziyaret ettik evini . Aslinda 30 dk. sozu vermislerdi cunku Hayri bey cok yorgundu. Ancak balkanlardan gelen sicak hava dalgasini gorunce gozleri bir anda parlayiverdi. Balkanskidom ekibi olarak bize cok lezzetli bir gun yasatti.
Balkanskidom'un Hajri Demirovski ile yaptigi soylesi.
 
 
ŠARENALAŽA; Kimdir Hayri Demirovski?
 
HAYRI DEMIROVSKI; 1926 Manastir dogumluyum. Yugoslavya’da yasarken asil ismim Ajri Demirovski’ydi. Turkiye’ye 1954’te goctuk. Soyadi kanunuyla degisen ismim Hayrettin Onder oldu. Askerligimi ve mekteplerimi orada tamamladim.
 
ŠARENALAŽA; Sanatci kimliginizden once egitim hayatinizi dinlemek istiyoruz. Ozellikle de berberlik hikayenizi.
 
HAYRI DEMIROVSKI; Bu hikâyeyi cok severim (guluyor). Matbaacilik okuluna gitmeden evvel liseyi bitirmemistim. O zamanki aklimla gelecege dair endiseler kuruyordum. Mutlaka kolumda bir altin bilezigim olsun istiyordum. Dag basina bile gitsem ac kalmayacak bir meslegim olmaliydi. Derken berberlik kurslarina katildim ve ayiptir soylemesi cok iyi bir berber oldum.. Zaten hayat felsefem yaptigim sey ne olursa olsun en iyisini yapmak zorunda birakmistir beni. Oyle ki kimsenin beni elestirmesine tahammulum olmazdi.. Allah’a cok sukur yuzum yere hic egilmedi. Nitekim seneler sonra savaslardan oturu issiz kaldigimda meslegime geri dondum. O bilezigi her zaman gururla kolumda tasidim.
 
ŠARENALAŽA; Peki Matbaacilik?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Genclik teskilatindaydim, beni Zagreb’e yolladilar. Balkanlar’da ilk kurulan Yuksek Matbaacilik okulunda egitim gordum. Uzun zaman da orada kaldim. Okulumuz uc yillikti ama ben bir senede mezun oldum.
 
ŠARENALAŽA; Balkanlarin ilk matbaacilik okulundan bir yilda mezun olmak cok muhim olsa gerek. Nasil oldu bu?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Bu cok onemli bir olaydi hayatimda. Okulumuzda alti yuz tane ogrenci vardi. Hirvat, Sirp, Bosnak, Makedon ya da bayan olmasi gozetmeksizin kardesce egitimimizi gorduk. Bir yilin sonunda bir sinav gerceklestirildi ve ben birinci olarak tamamladim. Sahip oldugum diplomada butun profesorlerimin imzasi mevcuttur. Acikcasi Tito’ya minnettariz. O olmasaydi Yugoslavya egitimden bihaber cehalet icinde kalirdi.
 
ŠARENALAŽA; Tito’ya gelmeden once kariyerinizle alakali ogrenmek istedigimiz cok sey var. Yuksek Matbaaciliktan sonra neler oldu?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Evet. Sanat, her zaman tutkum oldu. Yaptigim calismalar Turkiye’de bircok onemli isimle calismama olanak sagladi.
 
ŠARENALAŽA; Turkiye’ye geldiginizde mi resim yapmaya basladiniz?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Hayir. Ama Turkiye’ye goc ettigimizde ilk Eyup semtine gelmistik. Bir berber dukkâni actim. Belediyelerin kirmizi tabelalarini asiyorlardi. Ben de yaptirmak icin bir tabelaciya gittim baktim 10 lira istiyor (benim 2 gunlugum kadar para ) basladim resim yapmaya.. Gunde bes liraya yapmaya basladim. Sonra film afisleri, kitap kapaklari, lobiler, kaligrafiler derken matbaalari tanidim. Sonra dergi cikardim. O zamanlar Akbaba dergisinin tiraji 11 bindi. Benim dergim (Salata) 60 bin. Zamanla artti ve 150 bine ulasti. Birkac ay sonra Hurriyet grubu Girgir dergisini yayinladi. Beni cagirdilar ve “Hayri agabey artik senin dergini dagitmayacagiz” dediler. Girgir’a rakipmisim. Bes yuz bin lira tazminatimi odemediler bende kapattim. Rifat Ilgaz’in Hababam sinifinin ilk kitaplarini basan bendim. Kandemir Konduk o zaman cok zor durumdaydi. Cok iyi bir adamdi. Mujdat Gezen, Altan Erbulak ayni dergide calistik. Kandemir Konduk… Herkes bende calisiyordu. O zaman hic biri meshur degildi. Velettiler daha o zaman.
Kandemir Konduk iclerinde farkliydi ne konu verirsen ciziyordu. Kandemir buyuk kabiliyetti. Cok yaraticiydi. Sonra baya meshur oldu. Simdi kendini alkole vermis cok uzuluyorum.
 
ŠARENALAŽA; Yugoslavya’da cok populer bir sanatci oldunuz. Bu hikâyede enteresan anekdotlar biliyoruz. Mesela Milli mars olmayi hak eden parcaniz “Bitola moj roden kraj” var. Ancak bizim sizi tanimamiz sizin acinizdan bu kadar kolay olmadi degil mi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Evet (guluyor). Kucuk yastan beri akordeon caliyordum. Muzik egitimi hic almadim. Halen nota bilmem. Sevdalinka gecelerimiz olurdu. Beni oraya davet ederlerdi. Calip soylerdim. Makedoncayi ve Hirvatcayi, Slovenceyi ana dilim gibi konusurum. Dile her zaman yatkindim. Allah vergisi oldugunu dusunuyorum. Bir gun Manastir radyosunun Makedonca sarki soyleyen gencler aradigini duyduk. Tanidiklarim gitmem icin israr ettiler. Sirada bekleyen bir suru Makedon sanatci ve sanatci adayi vardi. Her birini sirayla iceri aliyor, soyleyecegi sarkiyi dinliyor ve disari yolluyorlardi. O kadar Makedon ismin arasinda sira bana geldiginde ismimi anons eden adam Ajri Demirovski dedikten sonra “biz Turk degil Makedon ariyoruz” diye cikisti. Ona Makedonca soyleyebilecegimi soyledigimde beni kucumsedigini hatirliyorum. Elestiriye kapali biri olarak yuzunde yakaladigim o kucumseme beni icten ice kizdiriyordu. Birde gencim, kanim deli akiyor (guluyor)! Sahsima hakaret edildigini dusundum. Baska bir sarki hazirlamistim ama hal boyle olunca eski ve meshur bir sarkiyi seslendirdim.
 
ŠARENALAŽA; O sarkiyi hatirliyor musunuz?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Hatirlamaz miyim?
 
ŠARENALAŽA; Biraz mirildanir misiniz?
 
HAYRI DEMIROVSKI; ( ……………………………………………………………… Pase Turski diye gidiyor ....(oldukca eski olan bu sarkiyi Edito da ben de bir turlu cikartamadik  )
 
ŠARENALAŽA; Peki yarismada neler oldu?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Juri birinci kupleden sonra orkestrayi durdu. Sasakalmis bicimde yanima dogru yurudu ve alnimdan optu. Az onceki davranisi yuzunden ozurler diledi. Bir Turk’un bu kadar iyi Makedonca konusabildigini dusunememisti. Hakliydi da. Boylece beni radyoya aldilar ve sarki soylemeye basladim. Radyoda benden daha kidemli sanatcilar vardi. Hepsi cok iyiydi. Oncelikle Makedonlardi. Bir de aralarinda ben (guluyor). Haftada iki gun program yapiyordum. Kendime bir repertuar hazirliyorum tam seslendirecegim repertuarim digerlerinden biriyle mutlaka cakisiyordu. En yeni ben oldugum icin populer parcalari seslendirmeye pek yerim kalmiyordu. Petra’lar, Vetra’lar, Monica’lar cayir cayir soylerken bana kala kala eski sarkilar kaliyordu.
 
ŠARENALAŽA; Nasil ilerleyebildiniz bu aksakliklar icinde?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Bir yenilige ihtiyacim vardi. Bende oturup bir sarki yazdim. Hem Turkce hem Makedonca okuyacaktim. Sozleri soyleydi; “Sevdim seni alamadim, ben sana more doyamadim”. Parcayi Ilk okudugumda herkes nereden buldugumu sordu. Beste benimdi ama alayliydim o yuzden kimseye kendim yaptim diyemezdim. Inanmazlar ya da alay ederler diye korkuyordum. Her Cumartesi istek gunuydu radyoda. Yaptigim parca neredeyse en cok istek alan parca olmustu. O ivmeyle birkac tane daha yapiverdim. Ajri ne soylerse herkes begendi. Ufak ufak taninmaya basladim. Bestelerimi soran herkese “bilmem ne koyunden bir kadindan-bir erkekten aldim” diye yalan soyledim. (guluyor)
 
ŠARENALAŽA; Ne zamana kadar sakladiniz yeteneginizi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Makedon tiyatrosunun onunde kurtulus gunu icin yapilacak festivale kadar… Buyuk bir konser verilecekti. Artik epey populer sayiliyordum. Tiyatronun muduru vardi genc bir adam. Ona itiraf ettim ilk. Simdiye kadar bestelerimi kendi basima icra ettigimi ve artik yalan soylemeyecegimi soyledim. Cok sasirmasina ragmen beni yureklendirmekten sakinmadi. O konserde “Bitola moja roden kraj” adli eserimi seslendirdim. Herkes buyulendi. O tarihten beride besteci oldugum icin utanmaktan vazgectim. Boylece ilerledim. Iste bu sarki mars oldu.
 
ŠARENALAŽA; Yaptiginiz her iste basarili olmussunuz. Tebrik ederiz. Gelelim 1950’lerin Yugoslavya’sina. Bir kesim mesela Sancak tarafi Tito’yu cok sever ama Uskup tarafi lanet olsun der. Bu durumu nasil degerlendiriyorsunuz?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Arnavut’lara sorsaniz iyi degildi, Torbesler’de iyi degildi derler. Ozbeoz Yoruk’um ben, yani Turk’um. Krallik zamanini yasadim, savasi gordum. Gazi oldum. Tito zamani cok guzeldi. Ama Jadranka’yla evlendikten sonra her sey mahvoldu diyebilirim. Bunlardan ziyade Tito kalem tutmayan hicbir el birakmadi. Irk, dil, din ayirt etmeksizin herkesi egitime surukledi. Hakkini kimse yiyemez. Turk dedigimiz bolgede sefalet vardi. Zorla egitti onlari. Onlari kooperatife soktu. Bir tek doktor bile yoktu orada. Simdi sorsaniz “gâvur” derler. Bence ayip. Gunahtir… Tito, bize topragin bolunemeyecegini ogretti. Herkesi esit kildi. Onun devrettigi bayragi tasiyamadi Yugoslavya ve kendi arasinda bolundu. Tarihimiz olarak utanc duymaliyiz.
 
ŠARENALAŽA; Tito sevildi, sevilmedi ama 30-35 senelik bir Yugoslavya vardi ve parcalandi. Bosna savasi yasandi. Oradan 1954’te Turkiye’ye gelip Turkiye’den bakan bir Turk olarak, her seyden once insan olarak savas hakkinda ne dusundugunuzu sormak istiyorum.
 
HAYRI DEMIROVSKI; Ben muhlis bir insanim. Din, dil, irk benim icin fark etmez. Hepsini Allah yaratmistir. Eger Allaha inaniyorsak nasil sorgulariz onu? Benim mantigim almiyor. Tasi, kusu, tilkiyi de Allah yaratti. Almanlarin o kamplarini gordum. En cins, en yakisIkli erkekleri, en saglam kadinlari toplamislardi. “SS” kamplari buradan dogmustur. Bunlar ana, kardas bilmezlerdi. Ozel yetistirilmislerdi, robot gibiydiler. Makineleri ceker “heil Hitler” diyerek tararlardi yuz kisiyi. Anasi Rum, babasi Yahudi, anasi Turk ya da bilmem ne ama sirim gibi genclerdi. Cok kaliteliydiler. Duygulari alinmis gibiydiler. Milosevic bu insanlar araciligiyla eskiden kardes olan Sirp’i Bosnaga karsi savastirdi. Tito’dan bize kalan en onemli olgu “hepimizin Yugoslav” olduguydu. Bizim okulda her yerden ogrenci vardi, kadin erkek… Hepimiz birdik. Ayirt edilmiyorduk. Bosnak Sirp’la evlenmis, Hirvat deseniz oyle. Sonra bu birligi parcalamak isteyen fasist zihniyetler aslinda Tito’ya karsiydilar. Onlara Cetnik deniyor. Ustaseler ve Cetnikler. Tito oldukten sonra Milosevic idareyi ele aldi ve Kosova savasi cikti. Maksadi Yugoslavya’yi parcalamakti.. Almanlari karistirdi isin icine. Yazik oldu Yugoslavya’ya. . Cok kirici bir olaydir Bosna savasi.
 
ŠARENALAŽA; Bosnaklar hakkinda ne dusunuyorsunuz? Balkanlar parcalandi ve herkes eskiye gore farkli yasiyor. Sizce bu durum bir gun duzelir mi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Amerikalilar istedigini yapiyorlar. Ekonomi onlarin elinde. Afrika’si da, Iran’i da, herkes Amerika’nin diledigi sistemde yasiyor ya da oluyor. Butun ulkeler Amerika’ya karsi zayif. Eski Yugoslavya adina hicbir seyin duzelecegini sanmiyorum. Olan bize oldu. Kokten dincilik aldi yurudu.
 
ŠARENALAŽA; Genclik teskilatindayken Alman’lara karsi savastiniz degil mi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Evet partizandim (guluyor)
 
ŠARENALAŽA; Bircok yerde yasamis biri olarak 50’lerin Yugoslavya’sinda en begendiginiz sehir hangisiydi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Bence Zagreb’den daha guzel yer yoktu. Asagi Zagreb’de kultur duzeyi yuksek bir sosyolojik popularite, ust Zagreb’de ise ust tabaka aileler. Inanilmaz bir yerdi. Zagreb’de cok anim var. Tasini, topragini soluyarak olunebilir orada. En kulturlu millet Hirvat’lardir. Slovenlerde kulturludur ama egoisttir, sovenisttir. Bosnaklar ise aristokrattir. Humanisttir...
 
ŠARENALAŽA; YaklasIk 45 senedir Turkiye’de yasiyorsunuz. 2000 senesinden beri Izmir’e yerlestiniz. Ozel bir sebebi var mi?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Burayi seviyorum. Sakin (guluyor)
 
ŠARENALAŽA; Manastir’a birkac kez gittiniz. Neler hissettiniz? Savastan once ve savastan sonra ne farkliliklar gordunuz?
 
HAYRI DEMIROVSKI; Kelimelerle anlatmak mumkun degil. O yuzden sarki yazarak anlatmaya calistim. Elveda Rumeli adli dizide yayinlandi. “Manastir dogum yerim”
 
ŠARENALAŽA; Soylesiniz icin cok tesekkur ederiz. Yorgun olmaniza ragmen bizi kirmadiniz.
 
HAYRI DEMIROVSKI; Kapim her zaman acik Cevat Kardeş

Hiç yorum yok: