Avrupa Avrupa Dediğimiz

18 Haziran 2009 Perşembe

GÖÇÜN 20.YILI ANISINA (1989-2009)

GÖÇÜN 20.YILI ANISINA (1989-2009) Bundan tam 20 yıl önce 1989'da yüzbinlerce Bulgaristan Türkü,Bulgaristan Devleti tarafından evinden,barkından,işinden-gücünden,toprağından,arkadaşlarından-dostlarından koparılarak zorunlu göç ile Türkiye'ye gönderildi. Tıpkı kendisi gibi göç etmek zorunda bırakılan 93 Harbi,Balkan Harbi,1934-1951,1970-1978 göçmenleri gibi. Oysa hiç biri vatan bildikleri Balkanları bırakıp gelmek istememişti.Ama emir büyük bir yerdendi. 1989 Göçü,Türklerin Balkanlardan geriye çekilişinin bütünü içinde değerlendirilmelidir.Eğer tek başına değerlendirmeye kalkışılırsa doğru sonuçlara varılamaz. Türklerin;Balkanlardan ve Bulgaristan'dan arındırılması planı sadece Bulgaristan'a ait değildir. Avrupalıların Serv'e hazırlık çalışmalarında Türkleri Avrupa'dan ve İstanbul'dan atma konusu ciddi olarak ele alınmış ve Türklerin başkentinin Konya'ya sürülmesi düşünülmüştür. Ancak bu dönemde Balkanlardan ve İstanbul'dan milyonlarca Türk'ün sürülmesinin fiziki zorluğu Avrupalıların gözünü korkutmuş ve bu fikirlerini, uygulamak üzere geleceğe yaymak zorunda kalmışlardır. Hatta Sevr döneminde Türkleri Balkanlardan ve İstanbul'dan sürme düşüncesinden vazgeçilmesine Lord Curzon çok üzülmüş ve Türkler hakkında “bu veba çıbanını şimdi söküp atmalıdır ” diye ifade etmiştir. İngiltere Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki “ Şark Komisyonu” nda Lord Curzon;Türklerin İstanbul'dan atılmasının (dikkat ediniz Balkanlar bile demiyor onların gözünde Balkanlar halolduğu için doğrudan İstanbul diyor ) Birinci Dünya Savaşının sebeblerinden biri olduğunu hatırlatarak “ Neredeyse beş asırdır Türk'ün Avrupa'daki varlığı Avrupa siyasetinde rahatsızlık,entrika ve yozlaşma kaynağı olmuştur...Türk'ün Avrupa'daki varlığı Balkan meselesinin halledilmesine ve Balkan halklarının özgürleşmesine engel olmuştur... “ diye görüşlerini açıklamıştır. Günümüzün Lord Curzon'larının ;Türk'ün bir sürü etnisitenin özgürleşmesini engellediğine dair açıklamalarını sizlerde izliyorsunuz. Bu Türk amma çok şeye engel !!! Aslında bu düşünce;Lord Curzon'un şahsi düşüncesi olmaktan öte Avrupa'nın Türkler hakkındaki uzun soluklu politikasının omurgasıdır. Lord Curzon aslında başımıza gelenlerle ilgili çok önemli ip uçları veren Avrupalı bir devlet adamıdır.Aynı Curzon tarafından,Türklerin yok edilerek ortadan kaldırılması ile ortaya çıkacak muhtemel sonuçların Avrupa'ya olumsuz yansıması konusunda tam olarak emin olamadıkları için “ Türk'ün dişleri sökülüp,her nevi tehdit gücü elinden alındığı takdirde,tam anlamıyla saygıdeğer olmasa da zararsız bir yaratık haline gelebileceği ve bir kez bizimle dostane ilişkiler kurunca da Avrupa'nın hırslarıyla bizim Şark'taki sömürgelerimiz arasında iyi bir tampon olabileceği “ öngörülmektedir.Bu düşünce günümüzde Merkel ve Sarkozy'nin hakkımızdaki ayrıcalıklı üyelik tarifinin yaklaşık 90 yıl önce yapılmış halidir. Şimdi Bulgaristan Türklerinin 1989 göçünü ve günümüzde Avrupa Birliğinin uygulamalarını Lord Curzon'un yukarıdaki görüşleri çerçevesinde hemde Avrupa'nın günlük düşünüp yaşamadığını gözönünde tutarak, değerlendirin. Avrupa'nın ve Avrupa'nın maşası olan Balkan Devletlerinin,Balkanlardan Türkleri arındırma ve asimilasyon projesi devam etmektedir,1989'da Bulgaristan Türklerinin geçmişte pek çok örneğinde olduğu gibi uğradığı,zulüm ve göç bunun gerçeğe dönüşmüş bir şeklidir. Herkes kabul eder ki;göç bir insanın yaşamı boyunca görebileceği en büyük travmalardan biridir.Bir mahalleden,bir mahalleye taşınmak bile bir insanın üzerinde türlü sıkıntılar yaratırken,doğup büyüdüğünüz toprakları ve maddi varlığınızı bırakarak meçhule doğru apar topar yola çıkmanız kelimelerle ifade edilemeyecek zorlukları içerir. Bulgaristan Türkleri 1989 yılında planlı bir oyunun içine çekilerek büyük bir sıkıntıya itilmişlerdir.Halen kendilerini toparlayamadıklarını ve kısmen de olsa sıkıntılarından kurtulamadıklarını biliyorum. Avrupa günümüzde AB aracılığıyla Bulgaristan'ı da kullanmak sureti ile Balkanlar'dan Türkleri arındırma ve Türkiye'yi parçalama ile Türkleri zayıf düşürme projesine devam etmektedir. Balkanlardaki en büyük Türk nüfusu Bulgaristan'da yaşamaktadır.1989 göçünden sonra Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte yeni bir zorunlu göç olma ihtimali zayıflamıştır.Şimdi Bulgaristan üzerinden uygulanan plan göç dışında farklı üç ayak üzerinde yürümektedir.Bunlar sırayla şöyledir; a-)Bulgaristan Türkleri, gönüllü asimilasyon sürecine sokulmuştur. Bulgaristan Türkleri; ekonomik zorluklar,tarım politikaları,eğitim meseleleri,din ve dil sorunu gibi nedenlerle her geçen gün erimekte,Türk Milli yapısından gün geçtikçe uzaklaşmaktadır. b-)Bulgaristan;Türkiye'den istenilen hiçbir kritere sahip olmamasına rağmen,Türkiye Türklerinin başta Balkanlar olmak üzere Avrupa'ya çıkışını engellemek için 2007 yılı başında Avrupa Birliğine tam üye olarak alınmıştır.Böylece başta vize ve ticaret olmak üzere çıkarılan problemler, Türklere Balkanlara ve Avrupa'ya çıkışda sorunlar yaşatmaya başlamıştır. c-)Avrupa tarafından birbirleri ile hiç alakalı olmamasına rağmen Bulgaristan Türkleri ve PKK yanlısı bölücüler arasında benzetme yapılarak, Türkiye'de suni bir azınlık yaratma çabasına düşülmüştür. Zorunlu göçün 20. yılı anısına toplantılara katılmak üzere Türkiye'ye gelen Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Jelev ; Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan röportajda “ Azınlıklar eziliyorsa kimse özgür değildir “ , “ Asimilasyon utancımız “, “ Kürt sorunu dünyanın sorunu haline gelecek “ başlıkları ile aba altından sopa göstererek, bölücülük için gelinim sen anla demektedir. Bunlardan dolayı Bulgaristan Türklerinin 1989 yılında yaşadığı zulüm ve göçü tek başına zavallı Jivkov'un üzerine atarak gerçeklerden kaçmayalım. Jivkov büyük planın yani Türkleri Balkanlardan arındırma planının sadece uygulayıcı bir emir eriydi.Yerinde bir başkası da rahatlıkla olabilirdi. Türkiye Türkleri; yaşadığı ağır sorunların analizini iyi bir şekilde yapmak ve sorunlara çözüm bulmak istiyorsa Balkanları ve Balkan Meselesini asla ıskalamamak zorundadır. Bu manada Avrupa'nın Türkler hakkında çirkin emelleri dolayısıyla, Balkanlarda toprağa düşmüş,zulme uğramış bütün ecdadı saygıyla anıyor, Bulgaristan Türklerinin 1989'da çektikleri acıyı ve zorluğu kalbimin derinliklerinde en temiz duygularla onlarla paylaşıyorum. ÖZCAN PEHLİVANOĞLU www.trakyanethaber.com o.pehlivanoglu@superonline.com

Hiç yorum yok: